Tuğba Özay, sunucu, oyuncu, manken, yorumcu, bestekar, yazar ve şair… siz en çok hangisi olmayı seviyorsunuz?

Benim için hepsi çok güzel. Yaptığım bütün işleri keyif alarak yapıyorum, eğer işinizi severek yapıyorsanız çok çalışmıyorsunuz demektir yani ben sadece iş olarak yapmıyorum. Gerçekten aşkla ve sevgiyle yaptığım için hiç birini ayırt ettiğimi söyleyemem ama son 10 yıldır profesyonel olarak müzikle ilgilendiğim için ve şarkı sözlerini kendim yazıp müziklerini de kendim yaptığım için bunu da insanlarla paylaştığımda insanlarında beğenisini aldığımda tabi ki bu durum benim için mutlandırıcı bir durum oluyor. Çünkü ürettiğiniz bir şeyi paylaşıyorsunuz ve onun karşılığında alkış alıyorsunuz ve tabi ki bu duygu daha farklı bir mutluluk diyebilirim. Ama dediğim gibi ben tiyatroyu da çok seviyorum. Çocukluğumdan beri sanatın ve sporun bir çok dalıyla ilgilendim. Eğitimler aldım, üniversitede konservatuarın tiyatro bölümünü ikincilikle kazanmıştım ve bazı şeyler çocukluktan kalan şeyler ama bunu da yetişkinlikte hayatıma yansıttım. Çocukken bazı şeyler hayalden ibaretti belki ama ben onu yetişkin yıllarımda gerçeğe dönüştürdüm en büyük mutluluk bu…

Sosyal medyanızda her sabah ‘’Günaydın Türkiye Merhaba Yerküre’’ diye güne başlıyorsunuz ve yazdığınız yazılar hep size ait. Sizi kalemde güçlü kılan şey nedir?

Bunun bir kaç sebebi var. Birincisi yaşamdan aldığım ilham, ikincisi yaşama karşı olan sevgim, üçüncüsü de kendimi ifade edebilme yeteneğim. Üçü harmanlandığı zaman ortaya öyle yazılar çıkıyor. Bir çok insan benden bu konuda feyz alıyor, moral depoluyor. Pozitif enerjimizi sizden alıyoruz, güne kötü başlamıştım ama sizin yazılarınızla hayata bağlanıyorum, sizi örnek alıyorum, sizin yazdıklarınızı takip ediyorum ve günüm güzel geçiyor gibi mesajlar çok geliyor. Bu da beni çok mutlu ediyor. Aslında farkında olmadan bir misyon yüklenmişim. Çünkü herkesin bir derdi sıkıntısı var ama kimi insan bunu içinde yaşamayı tercih eder ve dışarıya pozitif bir enerji yayar. Ben bu tip insanlardanım. Bazı şeyleri kendi içimde yaşarım ya da en yakınlarımla paylaşırım. Onun dışında göz önünde olan bir insan olarak her şeyimi de dışarıyla paylaşmam.

İnsanlara güç vermeyi yeğlerim. Sosyal medyada uzun yıllardır yazmış olduğum yazılar neticesinde ve insanlardan almış olduğum duyumlar hep bu yönde hatta şöyle diyenler bile oluyor sizi takip etmeye başladığımdan beri hayata karşı duruşum ve bakışım değişti, direncim arttı gibi. Ve bu yüzden ben ölene kadar günaydın Türkiye merhaba yerküre devam edecek…

İyi ki geldin dediniz? Harika sözler ve beste. Üstüne harika bir klip. Ve sosyal bir mesajı var? Anlatır mısınız nasıl oluştu bu klip?

İyi ki geldin adlı şarkıyı ben yaklaşık bir buçuk sene önce yaptım. Bir kız arkadaşımın evinde otururken biranda geldi şarkı aklıma ama o şarkıyı yazdığım zaman diliminde gelen giden yoktu yani herhangi bir şeyden ilham almadım. Sonrasında bir buçuk sene geçti ve çıkartmak istiyordum artık şarkıyı. Sevgililer gününe yetiştirmekti amacım, yetiştirdik te… Klibin hikayesini de ben yazdım. Bir kanser hastasının aşkla, sevgiyle nasıl yaşama tutunduğunu anlatmaya çalıştık o üç buçuk dakikalık görüntülerde. Bir film tadında, bir film müziği gibi oldu esasında. Çok değerli arkadaşım Fatih Can Güven’e teklif ettim o da sağolsun bizi kırmadı ve birlikte oynadık. Gerçekten ortaya çok güzel bir aşk hikayesi çıktı. Kendisi normalde iş adamı. Banu Kaptanoğulları yönetmenliğin de yaklaşık bir günde çektik klibi. Sabah başladık ve ertesi sabah bitti. Tüm ekibe, Banu’ya ve Can’a, emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum … Güzelde tepkiler alıyoruz. Onkologlardan tutun, kanser tedavisi gören hastalara kadar herkesten güzel tepkiler alıyoruz. Bilmediğim bir hastalık vardı Alopesi. Saçsızlık hastalığıymış. O insanlar da aradı, güzel mesajları geldi. Onlara da moral olduğumuz ve farkındalık yarattığımız için teşekkürlerini sunan bir çok insan oldu.

Klipteki gibi bir aşk ve sevgi olmalı, insanlara moral vermeli gibi dönüşler oldu. Zaten klibin son cümlesi “umudun ve direncin kaynağı sevgidir” diyor. Ben orada da yine insanlara sevgiyi aşılamaya çalıştım. Bir de şöyle bir güzelliği oldu. Ben bilmiyordum. Klibin yayınlandığı dönem dünya kanser günüymüş, böyle de bir anlamı olmuş oldu benim için.

Tabiatın kızı Tuğba Özay… Bir şeyde içimde kaldı yapamadığım şu kaldı diyebilir misiniz ?

Tabi ki geçmişle yaşamıyorum . Çok keşkelere yer vermiyorum hayatımda. Artık belli bir yaşa geldik, belli bir olgunluk var, bazı şeyleri bir kabulleniş var. Ama bazen şimdiki aklım olsaydı; ki dünyaya bir daha gelme şansımız yok, yurtdışında bir kariyer yapar mıydım…. evet yapardım diyorum. Çünkü çok fırsatlarım vardı, çok fırsatlar elime geçti fakat değerlendirmedim. Yarım bıraktım. Ülkemden, ailemden, sevdiklerimden kopamadım. Yurtdışında bir kariyer çok rahatlıkla yapabilirdim. Fakat siyasetle ilgili ileriki yıllarda jokerim var. Allah’tan daha yaşım erken. O yüzden ileriki yıllarda aktif siyasetin içinde yer almak ve ülkeme, vatanıma, insanıma hizmet etmek istiyorum. Eminim ki ben aktif siyasetin içine girdiğim zaman yine dünyada da bir kariyer yaparım. Dünyada bana hergün bir gündem olabilir. Genç ve güzel bir kadın her zaman ilgi çeker, bir de bu kadın doluysa, elini masaya vuruyorsa, korkusuzsa böyle insanlar her zaman ilgi çekici olur.

Yazının devamını Ocak 2019 sayımızda bulabilirsiniz.