Tip 2 Diyabet Toplumda Sık Görülen, Gelişimi Önlenebilir Bir Hastalıktır

Prof. Dr. Müjde Aktürk

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Türk Diyabet Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi

Diyabet veya halk arasında şeker hastalığı olarak isimlendirilen Diabetes Mellitus kandaki glukoz (şeker) düzeyinin yükselmesiyle karakterize, ilerleyici ve yaşam boyu süren bir hastalıktır. Dünyada 537 milyon yetişkinin diyabetle yaşadığı bildirilmiştir. Diyabet sıklığı tüm dünyada artış göstermektedir.

Bulaşıcı bir hastalık olmamasına rağmen Dünya Sağlık Örgütü tarafından epidemi olarak tanımlanmıştır. Ülkemizde de sıklığı gittikçe artan bir halk sağlığı sorunudur. Uluslararası Diyabet Federasyonu Türkiye’nin 2045 yılında dünyada diyabet sıklığı en yüksek olan on ülkeden biri olacağını öngörmektedir. Diyabet hastalarının %90’dan fazlasını tip 2 diyabet oluşturur. Tip 2 diyabette genellikle insülin direnci vardır. Vücut insülin hormonunu düzgün kullanamaz veya yeterli insülin üretemez ya da her ikisi de olur. Bu da kan şekerinin yükselmesine yol açar.

Tip 2 diyabet, genellikle çok net tanımlanmamış genetik bir zemin ve sağlıksız yaşam alışkanlıklarının birlikteliğiyle ortaya çıkmaktadır. Daha nadir olan Tip 1 diyabetteyse, pankreasın insülin hormonu üreten beta hücrelerine otoimmun (bağışıklık sistemi aracılı) hasar olur ve insülin üretilemez. Bu nedenle insülin tedavisi hayat kurtarıcıdır. Tip 2 diyabetli kişilerde sıklıkla görülen belirtiler; sık idrar yapma, çok su içme, ağız kuruluğu ve bazen açıklanamayan kilo kaybıdır. Diyabet tanısı kanda glukoz (şeker) ölçümü, HbA1c ölçümü (son üç ayın şeker ortalamasını gösterir) ve şeker yükleme testi (OGTT; oral glukoz tolerans testi) ile koyulabilir.

Şeker yükleme testi gebelikteki diyabet tanısı için de uygulanır. Testin hasta veya gebeyse bebeği üzerinde hiçbir riski yoktur. Diyabeti olan neredeyse her iki kişiden birinin durumundan habersiz olduğu söylenmektedir. Bu kişilere mümkün olduğunca erken tanı konulması ve tedavi edilmesi hastalığa bağlı komplikasyonları önlemek, yaşam süresi ve kalitesini arttırmak için gereklidir.

Diyabet belirtileri olan kişiler herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurarak diyabet yönünden tetkik edilmelidirler. Diyabet hayat boyu tedavi edilmesi gereken kronik bir hastalıktır. İyi tedavi edilmemesi halinde göz, böbrekler, sinir sistemi, kalp damar sistemi vb tüm sistemleri etkileyebilir, akut ve kronik komplikasyonlara yol açabilir. Diğer yandan hastalığın kontrolü ne kadar erken ve iyi sağlanırsa bu komplikasyonların gelişmesi engellenir veya geciktirilebilir. Tip 2 diyabet tedavisinde diyet ve ağızdan alınan ilaçlar yeterli olabilir.

Günümüzde, tip 2 diyabet hastalarında kan şekerini ve komplikasyonların gelişimini önleyen çok sayıda etkin ilaç seçeneği mevcuttur. Ancak bu ilaçlar hastalığın kontrolünde yeterli olmadığında, gebelikte, bazı ek sağlık sorunları gelişmesi gibi durumlarda insülin kullanılması gerekebilir. Böyle durumlarda insülinin hastalığın ilerlemesini yavaşlatan, hastalığa bağlı komplikasyonları önleyebilen, kan şekeri kontrolünün sağlanmasında yararlı olan çok önemli bir tedavi olduğu hastalar tarafından bilinmelidir. Tıbbi beslenme (diyet) tedavisi hastalığın tedavisinin en önemli davranışsal yönlerinden biridir. Tecrübeli bir beslenme ve diyet uzmanı tarafından hastanın durumuna, tıbbi, yaşam tarzı ve kişisel faktörlerine uygun diyet planlaması yapılmalı, bu yaklaşım hastaya öğretilmelidir.

Diyabet hastalığı hakkında tekrarlayan eğitimler verilmesi hastanın da kendi hastalığının iyi takip edilmesi ve yönetilmesine katkıda bulunmasını sağlar. Hastalar ilaç, insülin tedavisi, diyet, fiziksel aktivite ve günlük aktivitelerin şeker düzeyleri üzerindeki etkisi hakkında farkında olmalıdırlar. Kan şekeri takibi diyabet yönetiminin önemli bir ayağını oluşturmaktadır. Kan şekeri ölçümü hastalar tarafından parmak ucundan yapıldığı gibi, cilt altından gün boyu sürekli ölçüm yapan teknolojik yönden gelişmiş cihazlar da mevcuttur. Prediyabet (gizli şeker hastalığı) olan kişilerde Tip 2 diyabet ve diyabetle ilişkili komplikasyonların gelişme riski yüksektir.

Prediyabet; tip 2 diyabet ortaya çıkmadan önceki dönemde, kan şekerlerinin normalin üzerinde, ancak henüz diyabet tanısı alacak kadar yüksek olmadığı durum olarak tanımlanmaktadır. Obezite (şişmanlık) ve hareketsiz yaşam tarzı tip 2 diyabet sıklığının dünya çapındaki dramatik artışının altında yatan en önemli faktörlerdir. Bunun yanında sağlıklı ve besin değeri yüksek gıda tüketiminin olmaması da diyabet riskindeki artışa katkıda bulunur.

Tip 2 diyabet gelişimi potansiyel olarak önlenebilir bir hastalıktır. Diyabet riski yüksek olan kişilerin sağlıklı beslenme ve egzersiz alışkanlıklarının geliştirilmesi, obezite ile mücadele edilerek sağlıklı kiloda olmalarının sağlanması ve düzenli sağlık kontrollerinin yapılması diyabet gelişme riskini önemli ölçüde azaltır. Amerikan Diyabet Derneği diyabetin önlenmesinde haftada minimum 150 dakika orta derecede fizik aktivite yapılmasını önermektedir.

Tip 2 diyabet yaşam tarzı değişiklikleriyle büyük ölçüde önlenebilir bir hastalıktır. Düzenli egzersiz, dengeli beslenme ve sağlıklı bir yaşam tarzı alışkanlığı edinmek, hem bireylerin, hem de toplumun bu hastalığın yükünden korunmasında kritik bir rol oynar.