Didem Kaşlıoğlu

Didem Kaşlıoğlu Kimdir?

1972 yılında Ankara’da doğdum. İlk ve ortaokulu bitirdikten sonra, 1986 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı FLÜT bölümüne girdim. 1995 yılında okulu hem bölüm hem de okul birincisi olarak bitirdim. Müzik bölümü birinciliğinden dolayı İHSAN DOĞRAMACI ÜSTÜN BAŞARI ÖDÜLÜ, okul birinciliğinden dolayı da HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ BİLİM TEŞVİK ÖDÜLÜ‘nü aldım. Aynı yıl, Mersin Üniversitesi‘nin açtığı sınavı kazanarak Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı‘nda FLÜT bölümü öğretim görevlisi olarak işe başladım. Mersin’de kaldığım 4 yıl içerisinde hem üniversite bünyesinde kurulan senfoni orkestrasında hem Mersin Devlet Opera ve Balesi‘nde hem de Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası‘nda çalıştım. Yine Mersin‘de yaşadığım dönemde, Mersin Üniversitesi Senfoni Orkestrası ile solist flütçü olarak Carmen Fantasie ve Demmerseman Flüt Konçertosu‘nu seslendirdim.

1999 yılında, yeni kurulacak olan Antalya Devlet Opera ve Balesi‘nin sınav açtığını duyunca hayatımın yönünü Antalya‘ya çevirmeye karar verdim. O yıl açılan sınavı kazanarak Antalya Devlet Opera ve Balesi Orkestrası‘nın FLÜT sanatçısı oldum. 25 yıldır bu kurumda muhteşem bir orkestra ile çalışıyorum, meslekte ise 30. yılım. 21 yıllık evliyim, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü 2. sınıfta okuyan Derin adında bir kızım var. Çok koyu bir Beşiktaş taraftarıyım.

Müzik Hayatınıza Nasıl ve Ne Zaman Dahil Oldu?

Klasik bir başlangıç olacak ama çok küçük yaşlardan beri hayatımdaydı. Hep şarkılar söylenen bir evdi bizimki, babamın sesi çok güzeldir. Ben de onu dinleyerek ve ona eşlik ederek büyüdüm. Tabii ki evde hep Türk Sanat Müziği şarkıları söylenirdi, o yüzden de ilk göz ağrım Türk sanat müziğidir.

9 yaşında, TRT Ankara Radyosu‘nun açtığı sınavı kazanarak Çocuk Korosu‘nda çalışmaya başladım. Aynı dönemde, benim Türk sanat müziğine olan düşkünlüğümü gören ailem bana SADİ HOŞSES‘ten ud ve nazariyat dersleri aldırmaya başladı. Ancak hocanın rahatsızlanması sebebiyle birkaç ay sonra dersleri bitirmek zorunda kaldık. TRT‘de çalıştığım dönemde hem çocuk programlarında hem de Adile Teyze ile Uyku Saati programındaki birçok çocuk şarkısını seslendirdim. Çocuk programlarında sunuculuk yaptım. 14 yaşına kadar çocuk korosunda çalışmaya devam ettim. Bu sayede müzik hayatımın merkezine oturdu. TRT ile olan bağımı konservatuvar yıllarında da koparmadım. Bir süre SUSAM SOKAĞI programında çalıştıktan sonra başka çocuk programlarında, kurduğumuz küçük orkestra ile çok güzel çalışmalar yaptık.

Konservatuvar Günleri

TRT benim için çok önemli bir okul oldu. Orada yaptığımız çalışmalar beni konservatuvara yönlendirdi. Konservatuvara gitmek istediğimi aileme ilk söylediğim zaman çok kesin bir tavırla hayır dediler. O yıllarda…

benimki gibi konservatuvarı hiç bilmeyen aileler için pek kabul gören bir okul değildi Ayrıca ben ortaokulu bitirmiştim ve okula girersem yeniden, bu sefer tüm müzik dersleri ile birlikte ortaokulu okumam gerekiyordu. Bunu kabul etmek istemediler. Ama kafama koyduğum şeyler konusunda çok inatçıyımdır. Kararımın arkasında durdum, ısrarla çalışmalarıma devam ettim ve sonunda aileme sınava girmeyi kabul ettirdim.

Oldukça zorlu sınavlardan sonra okulu kazandım ve FLÜT bölümü öğrencisi oldum. Uzun kulak eğitimi sınavları ve fiziksel yeterlilik sınavından sonra istediğimi elde etmenin tarifsiz mutluluğuyla derslerime dört elle sarıldım. Biz çok şanslı bir dönemdik. Hikmet Şimşek, İlhan Baran, Necil Kazım Akses, Nevit Kodallı gibi büyük müzik hocalarıyla çalışma imkanı buldum. Sevdiğim işi yaptığım için çalışmak bana hiç zor gelmezdi. Lisans döneminde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası‘nda çalıştım. Gürer Aykal, Rengim Gökmen gibi birçok şefle çalışıp orkestracılığımı güçlendirdim. Aynı dönemde Devlet Tiyatrolarında Murathan Mungan‘ın MAHMUT İLE YEZİDA oyunun orkestrasında çaldım. O dönemde yaptığım orkestra çalışmaları ile bir orkestracı olmaya karar verdim.

Konservatuvar zor bir eğitim süreci ve sanat bir disiplin işi bence. Eğer günlük çalışma rutinlerinizi bozarsanız enstrümanınız size hemen küser. Ben bu çalışma disiplinini okulda kazandım ve hayatımın her alanına mümkün olduğunca oturtmaya çalıştım.

Klasik müzik ve flüt alanına nasıl yönlendiniz?

Türk sanat müziğine olan düşkünlüğümden dolayı 11 yaşındayken Mimar Sinan Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarına gitmek istemiştim. Ama yaşım küçük olduğu için ailem yatılı okula göndermek istemedi. Ben de o dönemde TRT de çalıştığım için koro hocalarım sayesinde klasik müziğe yönlendim.

Konservatuvar sınavlarına girdiğimde aslında viyolonsel çalmak istiyordum. Ama sınav jürisi, parmaklarımdaki bir rahatsızlık sebebiyle yaylı enstrüman çalamayacağımı ama eğer istersem dudak ve diş yapımın flüt için çok uygun olduğunu söylediler. Ben de anında kabul ettim. İyi ki de etmişim…

Hem flüt sanatçısı hem de solistlik yapıyorsunuz hangisinden daha çok keyif alıyorsunuz?

Ben çok kısa bir dönem solist olarak şarkı söyledim. Onun dışında Ankara‘da , Mersin‘ de , Antalya‘da büyük orkestralar ile solist flütçü olarak birçok eser seslendirdim. Tabi ki flüt çaldığım zaman benim için çok özel.

Antalya Devlet Opera ve Balesi

ANTDOB bu sene 25. Yılını kutlayan bir opera ve ben ilk günkü çekirdek kadrodan itibaren bu kurumda olmaktan gurur duyuyorum. İlk yıllarda çok zor şartlar altında çalıştık ama çok şanslı bir ekibiz çünkü ilk günden beri her şartta bizi yalnız bırakmayan muhteşem bir seyirciye sahibiz. Oldukça dolu bir programız var. Seyircimize en güzel opera ve bale eserlerini sergiliyoruz. Haftada 3 akşam temsilimiz, çocuk oyunlarımız var. Küçük seyircilerimiz çok seviyor. Ayrıca temsillerden önce FUAYE SOHBETLERİ adı altında seyircilerimizin sorularını yanıtladığımız bir çalışmamız var. Tabi ki sosyal sorumluluk projelerimiz var. Okullarda eğitim vermek, klasik müziği ve enstrümanları tanıtmak için küçük konserler yapıyoruz. Küçük seyircilerimizi eserlerin hazırlık aşamalarını görüp öğrenmeleri için gündüz saatlerinde operamıza davet ediyoruz. Bir de bizim için çok önemli olan Aspendos Opera ve Bale Festivali var. Eskiden daha fazla yabancı şef, solist , orkestra gelirdi ancak pandemiden sonra ev sahibi opera olarak neredeyse tüm eserlerde bizim orkestramız çalıyor. Tabi ki arka arkaya büyük prodüksiyonlara çalmak Antalya‘nın çok sıcak ve nemli yazlarında zor oluyor ama mükemmel orkestramız her türlü zorlu işin altından kalkıyor. Mükafatımız da seyircimizin içten alkışları …

Genç Yetenekler İçin

Biraz önce de söylemiştim sanat bir disiplin işi… Eğer bu mesleği yapmak istiyorlarsa en önemli şey çalışmak, çalışmak , çalışmak… Ben çok yararını gördüm. Bu kararı verdikten sonra hayallerinin peşini hiç bırakmasınlar.

Müzik sonsuz bir dünya müziğin içinde hangi alanda yer almaları gerektiğine genç müzisyenler nasıl karar vermeli?

Bence bu verilecek bir karar olmamalı. Hayal güçleri, hayat akışları, yaşam enerjileri onları olması gereken yere götürecektir. Çok teşekkür ederim.